Bağışlarınız İçin Hesap Numaramız DOHAD - İs Bankası Gayrettepe Şubesi - 529030

TUZLA’nın ALTI
Uğur Kaynak-Ph.D.
19.Ekim.2003

    Kocaeli Yarımadasının yüzeyini kaplayan yaklaşık 300.000.000 – 350.000.000 yıl yaşındaki kayaçlar, daha genç (olasılıkla 50.000.000 yıl yaşındaki) oldukça düşük sıcaklıklı bir plütonizma ürünü kayaç olan granit sokulumu tarafından sırtlanıp kaldırılınca, az da olsa yantaşlarda dokunma değişimleri oluşmuştur.

    Granit üç mineralin bir araya gelmesi ile oluşmuş çamsı karakterli bir derinlik taşıdır. Camsı karakter, birinci bileşen olan ortoklas mineralinin ve ikinci bileşen olan kuvars mineralinin çok sert ve kristalli birer silikat olmasından kaynaklanır. Diğer bileşen olan biyotit mikası ise yine bir silikat minerali olmasına karşın plastik özellikler taşır.

    Yerkabuğunu oluşturan bütün camsı kayaçların bileşimleri ne olursa olsun yapısal bir ortak özellikleri, çatlak sistemlerine sahip olmalarıdır. Diğer yüzeysel kayaçlar olan tortul kayaçlar ise, yine bileşimleri ne olursa olsun, ortak bir özellik olarak katmanlı bir yapıya sahiptirler.

    Kristalli kayaçların çatlakları Tortul kayaçların gözenekleri genellikle su ile doludur. Yine kristalli kayaçlalar çok derinlere (2890 km derinlikteki yer kürenin ergimiş demir nikel çekirdeğine) kadar devam ettikleri için, bu formasyon suyunu ısıtır hatta buharlaştırırlar.

    Formasyon suyunun daha önceleri hiç yeryüzüne çıkmamış olup ilk defa yeryüzüne çıkmış olanlarına jüvenil su adı verilir. Bazen meteorolojik (atmosferik) su da sızma ile derinlere kadar inip ısınarak tekrar başka bir yoldan yeryüzüne geri dönebilir.

    Tuzla’daki su büyük bir olasılıkla çok az miktarda jüvenil su içermekte, buna karşın yüksekteki Sancaktepe’den sızan yüzey suları ile baslenmektedir. Jüvenil sular, radyoaktiviteleri ve erimiş mineral yüzdeleri yüksek, içimi ekşi veya acı olan sulardır. Tuzla’da ise içilebilecek kalitede su çıkışları olduğuna göre, büyük bir olasılıkla bu sular Sancaktepe’deki graniti saran, ayrışmış arenit (iri kuvars kumu) kabuğundan aşağı doğru infiltre edilmektedir.

    Bu suların yükseklerdeki Sancaktepe’den beslenmesi, az mineralli olması ve çok sıcak olmaması dolayısı ile, Sancaktepe’ye piezometrik olarak bağlı olup, Tuzla’da yüzeye bileşik kaplar basıncı ile çıkabilmektedir. Yüzeydeki geçirimsiz tortul kayaçların varlığı nedeniyle, asıl büyük boşalımın Denize doğru yapılmış olması olasılığı vardır.

    Ne yazık ki sığ yer altı suyu, Tuzla’nın zemini her ne kadar sağlam zemin sınıfına girse de, depremde hasar riskini artırmaktadır.

    Buna ilaveten Kocaeli Yarımadasını, 
    Çene deresi, 
    Ağva Deresi, 
    Riva Deresi, 
    Haliç + Kağıthane Deresi, 
    Küçükçekmece Gölü + Karadere, 
    Büyükçekmece Gölü + Sazlı Dere 
    Ve olasılıkla Silivri Deresi,
    üzerinden yedi adet çek-ayır zonu ile dilimleyen KAFZ (Kuzey Anadolu Fay Zonu), “İstanbul’un altında Fay yok!” diyenlere nazire yaparcasına NASA tarafından alınan uzay görüntüsünde gözler önüne serilmektedir.
Bu durumda Tuzlanın hemen doğusundan geçen çek-ayır zonu’nun kırıklı, ezikli kanal dolgusunun da, bu ılık su çıkışına yardım ettiğini söyleyebiliriz. Bu çek-ayır zonu da Tuzla’nın sağlam olması gereken alt yapısını zayıflatmaktadır.
Bakınız, ekte sunulan Jeolojik Harita ve Jeolojik Dik Kesit.


JEOLOJİK HARİTA VE KESİT

sismikhaber.org , Doğa Hareketleri Araştırma Derneği sitesidir. www.dohad.org
Gönüllü olmak ister misiniz?