Bağışlarınız İçin Hesap Numaramız DOHAD - İs Bankası Gayrettepe Şubesi - 529030

ÇOK ŞÜKÜR

Prof.Dr.Uğur KAYNAK

Anadolu Çevre Asamblesi Başkanı

11.06.2003

 Şekil-1.’de 1953 Yenice – Gönen  ve 1964 Karacabey Depremlerinin üst merkez (episantr) konuşlandırmaları görülmektedir. Depremler, Güney Marmarada saat yönünün aksine oluşan Tork izini açıkça gösterecek biçimde yerleşmişlerdir. Her iki deprem de 7 ‘den büyük Magnitüdlüdür.

Şekil-1. Yenice – Gönen ve Karacabey Depremleri (Haritalar Sayısal Grafik Firmasının Nefis Çalışmaları  Ürünüdür. Teşekkürler .)

 

Kuzey Anadolu Fay Zonu, Batıda daha belirgin olmak üzere Türkiye sınırları içerisinde kalan parçasının her iki ucunda da saçaklanma yapmaktadır. Bunun nedeni Tork bileşeninin dönme kutubuna doğru yaklaşmasıdır. Buna göre Şekil-2’de de belirtildiği gibi KAFZ’nin batıda üç kola ayrılmakta, ve toplam atım miktarı bu üç kola paylaştırılmaktadır. Bu paylaştırma sonucunda depremlerin arasındaki zaman dilimlerinin büyümesine karşılık yanal atımlı katil depremler bütün Marmara Bölgesine yayılmış olmaktadır. Sık aralıklarla deprem olmamasının iyi bir şey olarak değerlendirilebileceği gibi insanların depremi unutması ve tavsaklaması ve depremin bütün Marmara Bölgesine yayılması ise kötü bir şey olarak algılanabilir. Güney Kol Geyve – Uludağın altı – Nilüfer – Ulubat depresyonu – Manyas Depresyonu – Gönen – Yenice – Çan izini sürer. Ulubat ve Manyas gölleri çek-ayır ezik zonları üzerine biriken tektonik göller olup henüz yeterince derinlik kazanamadıklarından dolayı bu kolun en genç kol olması olasılığı vardır. Tektonik göllerin suyu, fay düzleminden yukarıya doğru basılan çok derinden gelen su ile sağlanır. Eğer yağış + beslenme havzasından gelen akış’a karşılık buharlaşma (su bütçesi) hesaplaması yapılırsa bu iki gölün de çoktan kuruması gerekmekteydi. Bu durumda göllerin beslenmeleri tabandan, daha da doğrusu faydan sağlanmaktadır denilebilir.

Bandırma depreminin episantr lokasyonuna bakmadan önce kafamda biçimlendirdiğim üç olasılık vardı.

1)       Deprem hiç bir tektonik çizgisellik üzerinde olmayabilirdi. Bu durumda depremi, tork bileşenli izostatik deprem odak mekanizması diye tanımlayabilirdim.

2)       Deprem Kapıdağ yarımadası kıstak’ında veya doğrultusunda oluşabilirdi. Bu durumda deprem Yalova fayının uzantısında geç kalmış bir gerilim boşalması diye yorumlayabilirdim.

3)       Deprem, Nilüfer – Ulubat – Manyas – Gönen çizgiselliği üzerinde oluşabilirdi. Bu durumda KAFZ’nin güney kolu çalışmış olamaktaydı. Ki öyle olduğu görüldü.

Depremin üçüncü şıktaki odak mekanizmasına sahip olduğunu Manyas gölünün derinliklerinde oluştuğu için farkettiğim anda ağzımdan ilk çıkan tepki de “Çok Şükür” oldu. Çünkü bu kolda katil fay diye nitelendirebileceğimiz depremsellik söz konusudur. Kıtasal kabuğu yaran doğrultu atımlı bir fay üzerinde gerçekleşmiştir. Bu fay üzerindeki gerilim ise yaklaşık 7 magnitüde erişmeden çalışamaz diye bilinir. Diğer küçük magnitüdlüler ya öncü depremler ya da artçı depremler olup Fay düzleminden off sey  yapanlar ise genellikle izostatik denge arayışının ürünü olan depremlerdir. Yani 5.1 Richter gibi büyüklükler çok büyük bir olasılıkla düşey atımlı bir fay tarafından üretilebilir. Yatay atımlı bir fayın bu kadar küçük magnitiüdlerde çalışması alışıldık bir durum değildir. Bir de üstelik bu odak 1953 odağı ile 1964 odağının tam orta kesiminde yer almıştır. Yani güney kol üzerinde bu aşamada olmaması gereken bir lokasyon. Diğer bir değişle Ulubat – Nilüfer – Keles – hattının daha büyük bir gerilim altında olması gerekirken bu Manyas lokasyonunun boşalması da biraz kural dışı imiş gibi görüntü veriyor. Bu kadar düşük mağnitüdün nedeni ise olasılıkla fay düzleminden yukarıya basılan ve düşük hız kanalından beslenen jüvenil suyun fay düzlemindeki sürtünmeyi azaltarak erken kırılmaya neden olmasıdır diye düşünüyorum. Ancak ne yazık ki aynı söylem 5 km kadar kuzeye off set yapan (hizayı bozan) Karacabey 1964 depremi için geçerli olamamıştı.

Şekil-2. Kuzey Anadolu Fay Zonunun Batı Saçaklanması

 

Haritaya baktığımda Semadirek Adası ile Gökçeada arasında bir küçük deprem de dikkatimi çekti. Bu deprem de KAFZ’nun, kuzey kolunun, Ege Denizi tabanında sönümlendiği yerleri göstermekte olduğu için dikkat çekicidir. (Şekil-3.’te batı kenardaki deprem)

Gerçi yeryüzünde artçısı ilk depremden büyük olan beş-on deprem vardır ama bu iki büyük deprem arasına giren Manyas depreminden böyle bir etkinlik beklememek gerekir. Kısacası Manyas 2003 depremi, katil bir fay hattı üzerindeki zararsız bir sallantı olarak değerlendirilmeli ve Bandırmalılara geçmiş olsun denilmelidir.

Şekil-3. Bandırma 2003 Depremi

sismikhaber.org , Doğa Hareketleri Araştırma Derneği sitesidir. www.dohad.org
Gönüllü olmak ister misiniz?